“KANAL İSTANBUL’U BIRAKIN, İSTANBUL’U GÜÇLENDİRİN”
2 min read
İstanbul’da 23 Nisan günü yaşanan ve büyük korku ve paniğe neden olan 6.2 büyüklüğündeki deprem, kentin beklenen büyük depreme ne kadar hazırlıklı olduğu sorusunu tekrar gündeme getirdi. İstanbul’da depreme dayanıksız on binlerce bina varken, Kanal İstanbul’da ısrar etmenin büyük bir hata olduğunu söyleyen uzmanlar, “Kanal İstanbul’u bırakın, kentsel dönüşümü hızlandırın” uyarısında bulunuyor.
İstanbul’un deprem riski, artık gizlenemez bir gerçek. Her yeni sarsıntı, binlerce insanı sokaklara döküyor, korku ve çaresizlik şehirde yankılanıyor. Ama tüm bu tabloya rağmen, kaynakların İstanbul’u depreme karşı dirençli hale getirmek yerine, çevresel, ekonomik ve sosyal açıdan büyük tartışmalar yaratan bir kanal projesine aktarılması toplumda ciddi bir öfke yaratıyor.
Uzmanlara göre Kanal İstanbul, sadece bir ulaşım projesi değil; aynı zamanda su kaynaklarını tehdit eden, ekosistemi alt üst edecek, yeni yapılaşmalarla nüfus yoğunluğunu artırarak riski büyütecek bir adım. Oysa İstanbul’un önceliği, her an kapıyı çalabilecek büyük depreme karşı yaşanabilir ve güvenli bir kent inşa etmek olmalı. Kentsel dönüşüm projeleri hızlanmalı, rantsal değil yaşamsal dönüşüm esas alınmalı.
Afet yönetimi uzmanları, yaşanacak büyük bir depremin yalnızca binaları değil, altyapıyı, ulaşımı, iletişimi ve su sistemlerini de felç edeceğini belirtiyor. Yani İstanbul sadece evlerle değil, tüm dokusuyla depreme dirençli hale getirilmek zorunda. Bu da ciddi bir planlama, şeffaf bir bütçe ve kararlılık gerektiriyor. Ne yazık ki bugüne kadar atılan adımlar, göstermelik çözümlerden öteye gidemedi.
Bugün milyonlarca İstanbullu, çocuklarıyla birlikte can güvenliği endişesiyle yaşıyor. Onlara lüks projeler değil, güvenli sokaklar, sağlam binalar ve yaşanabilir bir şehir borçluyuz. Kanal İstanbul gibi dev projeler için harcanacak tek kuruş, bir binayı daha güçlendirebilir, bir canı daha kurtarabilir.